friendfeed
    Uyarı : Polimorfik bir terör estirebilir beyninizde.

28 Eylül 2010

Ubuntu Developer Weeks Başladı

Biraz geç kalmış bir yazı olacak ancak idare edin, malumunuz zihinsel anlamda tuhaf depresif bir yoğunluk yaşıyorum. Bu yüzden epeydir yazamadım bloğa da, öksüz bir çocuk misali kalmış kıyıda köşede :)

Ubuntu geliştiricileri için online dersler başladı. Ayrıntılı schedule'a buradan ulaşabilirsiniz : https://wiki.ubuntu.com/UbuntuAppDeveloperWeek

Dersler IRC client üzerinden veya Lernid ile (Embed bir terminal ve web browser içerdiği için tavsiye ederim) dersleri takip etmeniz mümkün. Ufak bir hatırlatma : Saatler için Schedule daki zaman dilimlerinin Londra için olduğunu unutmayınız.

21 Mayıs 2010

Açık Söyleşi 1

Mevzu bahis konu aslında 1 Mayıs sonrası LKD ve Bit-Der ekiplerinin söyleşisi sırasında nükseden bir yeniden tanımlama ihtiyacından kaynaklı kaleme alınmıştı ... Sosyal medyada denk geldiğim açık kaynak ve özgür yazılım tartışmalarından sonra aklımdaki taslak biçim değiştirerek farklı tanımlamalar üzerinden yeniden şekillendi.Konu çok geniş perspektifli ve dallanıp budaklanabilen bir mevzu olduğu için talep gelirse konu hakkında devamına dair bir iki mevzu daha eklenebilir.

18 Nisan 2010

Allerjik Reaksiyonlar

  İte kaka bir yazı yazınca böyle oluyor sanırsam... Söyleyecek çok sözün olup kelimelerin boğazına düğümlenince çok saçma bir hal alıyor yazılar. Nadasa bıraktığım bir bloğa yeniden yazmak... Tozlu raflar arasında kalmış eski bir kitabın sayfalarını tekrar çevirmek gibi geliyor şimdi bana. Söze başlarken kurduğun her cümle yetersiz, yazılan her şeyin anlamı muğlak ya, neyse ...

3 Nisan 2010

Dünyadan Sosyal Medya Halleri

  BBC Türkçe'nin konu hakkında çok güzel bir röportajına denk geldim.Konuyu olası tüm perspektifleriyle ele almaya çalışmış.Ön giriş noktasında tatminkar sayılabilinecek bilgi veriyor, Türkiye'den de Serdar Kuzuoğlu (Doğan Holding Internet stratejileri müdürü) ve ekşi sözlüğün yaratıcısınında katılımda bulunduğu bir dizi yerli/yabancı katılımcı ile sosyal medya kavramını analiz ediyorlar.

29 Mart 2010

Mübalağa(lı) Bir Free Market Masalı

Belçikalı bir arkadaşın Türkiye'yede şehirler arası bir seyahat için bilet alırken kamu taşımacılığının (public transformation) neden olmadığını şapşal ifadeli bir yüz ifadesiyle sorması sonucu bu mevzuya dair bir kaç şey çizittirme ihtiyacı hissettim.

Serbest piyasa ekonomisinin çarpık çurpuk bir şekilde geliştiği bu coğrafyada kendine yeni pazar alanlarını yaratan sermayenin, TCDD (İlk duyduğumda bir örgüt ismi falan zannettiğim ancak devlet demir yolları olduğunu sonralardan öğrendiğim :) ) kurumu ve kamusal taşımacılığın nasıl özel sektörün ellerine bırakıldığı aslında uzun soluklu bir hikaye.

25 Mart 2010

Tzibaepi (Yanarım)

İlk Dido Sotiriyu(*)'nun Matomena Homata(**)'sı ile başladı bu lanet aslında ... Önce yaşamlarını doğduğu toprakların çok ötesinde, savaşın sürüklediği acı dolu bir sürgün hikayesiydi beni çarpan.Amele taburlarında başlayıp, İzmir'de devam edip "Yunanistan'da bir Türk tohumu" olmanın sürgün yalnızlığını hissettirdi yüreğimde.Sonrasında tırnağın etinden kopması gibi ayrılmak zorunda kalan bir halkın, Türkiye'deki "Rum'ların" o acılı sesinin tınısı düştü üzerime.Acısını türkülerine işlemiş bir halkın öyküsü aslında Rembetiko ...Türkiye'de Rum, Yunanistan'da Türk olmanın masum yalnızlığını ve acılarını hissettiriyor melodilerde.Aya Irini kilisesindeki görüntülerine rast geldiğim hoş bir rembetiko örneği , Tzibaepi (Yanarım) ...

Bir "Fast" Konseptli Aşk Hikayesi ...


Sinir, sıkıntı ve stres ceremesini çektiğim bu zaman diliminde uzun zamandır dillendirdiğim iki kelamlık tek porsiyonluk bir hızlı yaşama kültürünü teşhir edesim geldi fena halde (Cümle girişi acil ihtiyaç molaların da ki tuvalet kuyruklarına girişteki gibi bodoslama oldu ama idare edin.Gerçekten delirmemek elde değil bazı zamanlarda) ... Ve tamda şu an o "bazı zamanlar" dan daha iyi bir tarif bulamıyorum ...

Çalışma Modellerindeki Değişim

Çağlar Dursun


  Günümüz modern toplumu kendi evrimini her ne kadar sürdürse ve Türkiyede bunu geriden takip etse de, önümüzdeki süreç içerisinde sık sık görmeye alışacağımız belkide gıpta edeceğimiz yeni bir çalışma modelleri var önümüzde.Bu trent Wolfram Research , Google , Sun (Stanford Universty Network) , Cisco gibi uluslar arası şirketlerin dışında Türkiye'de Kartaca Parkyeri tarafından (kısmi olarak) da uygulanıla gelen yeni çalışma modelleri, geleneksel monarşik diyebileceğimiz şirket yapısının tasfiyesine , şirket yönetiminin çalışanların eksenine doğru kaydığı ve sorumluluğun çalışanlar arasında paylaşılmasını öngören, yeni ve daha demokratik ve daha kolektif bir iş modeli olarak duruyor.







22 Mart 2010

Yüzdelik Anlar ...

Ne kıvamda olduğunuzu blmiyorum ancak her nükseden uykusuzluk kriziyle birlikte benim fena çemkiresim geliyor birşeylere.Algıdan yana kıt, mantıkdan yana fuara, öksüz bir coğrafyada büyümenin böylesine uğursuz bir miras getireceğini elbet bilemezdim ya ...

21 Mart 2010

Copyleft Ve Özgürlük Kavramı Üzerine

  Özgür yazılımcıların ve GNU felsefesinin tesiri ilişkide bulunduğu tüm alanı tetikliyor, yada tersi bir durum söz konusu mütemadiyen. Ki bundan kaynaklı linux günleri dahilinde Koray'ın konferansı gayet ilginç oldu benim açımdan. Algımda nükseden nokta daha özgür bir yazılım talebinin, daha özgür bir yaşam kurgulamaya çalışan insanlardan bağımsız olamayacağını özellikle film sektörü ve kültür endüstrisi noktasından gayet başarılı bir şekilde tatmin edici bilgilerle anlatmaya çalışıyor.



  

13 Mart 2010

Geçmiş Facialar ...

2009 yazında askerden döndüğümde geçmişe dair bir analiz yapmak gibi bir faciam olmuştu.İşin daha tuhaf tarafı bunu bi kağıt kalemede dökmüştüm.Sanırım şimdi gün yüzüne çıkarma zamanı ....

Kelimeleri tüketmek konusunda ciddi bir irade var burda boru değil demek için kağıt kaleme abanır ve ıkınır oldum ama nafile.Ne yaptıysam çıkmıyor hergele cümleler bir türlü.Artık olduğu kadarıyla ... Ilham perimi bıraktığım bir nadas sonrası toparlamak için tırmalicam ama bakalım ...

12 Mart 2010

İsyan Özgür Kılar ...

Bende nükseden bir sendromdur alkol almayla çenemin ve beynimin :) açılması.Tüm gerekçeli mazeretlerimden sıyrıldığım anda buna müthabık bir andır.Hayatımız boyunca dikte edilen değerler aslında bizi bize yabancılaştıran koca yalanlardan mı ibaret acaba diye düşünme zamanımdır ... Bu yazıyı yazarken bile aklımda vuku bulan çelişkiler ürpertiyor içimi.Korkutan yanılmak değil ... Bir yalanla bir ömürü tüketmiş olmak ...

Hayatım boyunca erdem dediğimiz şeyin ney olması gerektiğine dair bir dünya vaazla büyüdüm.Susmam ve dinlemem öğretildi bana.Şimdi sessizliği bozma sırası bende.Tanımladığım değerler ve yargılar aslında koca bir korku kütlesindenmi ibaretdi accaba beni bir yalana sürükleyen ? Aidiyetle, olmak zorunda olduğun şeyler arasında çırpınırken insan kendini özgür kılamıyor.Oysa ki insan olmanın ilk koşulu olan o yasak elmadan yeme ihtiyacıydı.Şimdi o elmadan payımıza düşeni alma zamanı.Bize dayatılan uslu çocuk kimliğinden sıyrılıp başka bir dünyanın, başka bir yaşam tarzının ve başka avrupanın kurgusunu yapmak gerek.1-4 Temmuz 2010 tarihlerinde İstanbul'da yapılacak olan 6. Avrupa Sosyal Forumunda buluşmak üzere ...

4 Ocak 2010

Yasmin Levy




‘Sefaradlar’ın sesini dünyaya duyurmaya çalışan güzel sesli kız’ tamlamasının çok ötesine geçerek yine World Village etiketli yeni albümü Sentir’i bu kez The Guardian’ın kendisine yakıştırdığı ‘dünya müziğinin yeni süperstarı’ unvanıyla hayranlarına sunuyor. Hissetmek anlamına gelen Sentir, Yasmin Levy’nin önceki albümlerinden farklı olarak ne bir tek Sefarad kültürünün izini sürüyor, ne de sadece flamenko ya da Ortadoğu’ya has ritm ve melodilerin.